Konstantin ve Helena (Eleni) Kilisesi

Sinasoslu Rumlar’ın en önemli kiliselerinden biri olan Konstantin ve Helena (Eleni) kilisesi, mübadelen önce pazaryeri olan yerde inşa edilmiştir. Bazilikal planlı kilise beşik tonozlu, üç nefli ve üç apsisli olup,  batısında açık bir avlu vardır. Kilisenin, kuzey-batı cephesinde yer alan giriş kapısı üstündeki kitabede mermer taşa Yunanca harflerle yazılmış sekiz satırlık bir yazıt yer almakta ve bölgede başka örneğine rastlanmayacak şekilde kilisenin ağzından kaleme alınmıştır:

Putperestlerin takipçisi, pek mukaddes krallar

mümin Konstantin ve Eleni’nin mabediyim.

Sultan Ahmet zamanında kısmen inşa edildim.

Sultan Abdülmecid zamanında da gerektiği gibi süslendim.

Meşhur Pasios’un başrahipliği zamanında ise

Sinososlular cemaatinin mücadele ve

harcamaları ile temellerden inşa edildim

1729’da. 1850’de ise tamir edildim”.

Kitabenin etrafında görülen, sarı ve lacivert bitki ve meyve motiflerinin yanında geometrik süslemeler girişe oldukça hareketlilik katmıştır. Giriş kapısının bulunduğu cephenin üst bölümünde ayrıca üç tane aydınlatma penceresi bulunmakta ve ortadaki pencerenin etrafındaki kabartmalar dikkat çekmektedir. Ortada başlarını kaldırmış karşılıklı duran iki ejder, sol tarafta Seraf meleği ve sağ tarafta ise kartal figürü yer almaktadır. Diğer cephelerde ise, 1850 ve 1851 yazıları kabartma olarak görülmektedir. Yapının iç mekân güney-doğu cephesi kayaya oyulmuş ve basık tavanlı bir mekâna açılmaktadır. Bu mekânın, bir dönem insanların iyileşmek için geceledikleri ve dua ettikleri bir alan olarak kullanılmış olabileceği düşünülmektedir. Yığma ve oyma tekniğiyle yapılan kilisenin duvarlarında taş malzeme, kapı, tavan ve pencere elemanlarında ise ahşap ve demir malzeme kullanılmıştır. Yapının iç mekân duvarlarında boya izleri görülse de, tespit edilebilen figürlü bir duvar resmi yoktur.

Kilisenin yapılışına dair çeşitli efsanevi anlatımlar vardır. Bilindiği gibi Hıristiyanlar, Bizans’ın fethedildiği 1453’ten, Tanzimat Fermanı (1839) ile gayrimüslim vatandaşlara kilise inşa yapma özgürlüğünün geldiği döneme dek yeni kilise inşa edemezdi. Bu bilgi göz önünde bulundurulduğunda, Konstantin ve Helena kilisesinin yapılma öyküsünün ilginç olduğu dikkat çekmektedir. Kilisenin bugünkü halini alması Serafim Rizos’un bir anlatımına göre şu şekildedir: 1700ler’de, kilisenin bulunduğu yerde eskiden küçük bir kilise vardır ve kilisenin tadilat görmesi gerekmektedir. Osmanlı devleti o dönemlerde kiliselerini inşa etmeleri için Hıristiyanlar’a seksen gün süre verirdi. Fakat, köylüler tarafından “Kara” lakabıyla bilinen, Serafim Rizos’un dedesinin girişimleriyle eski kilise yıkılarak yenisinin yapılması için köydeki tüm Hıristiyan halk seferber olur. Yeni kilisenin inşa edilebilmesi için halk gerekli malzemeleri tedarik eder ve çıkarılan bir fermanla kilise seksen gün içinde yapılır.  1850ler’de ise kilise, köylüler tarafından toplanan paralarla tamir edilir. Serafim Rizos’un verdiği bilgilerin, kitabede yazan ifadelerle örtüştüğü görülmektedir.

Kilise, pazar ayinleri ve bayramların yanı sıra, okul törenleri, piskoposun konuklarını karşılama törenleri, sultanın sağlığı ya da ordunun başarısı için dua okunma törenleri için de kullanılmıştır. Günümüzde ziyarete açık olan kilise, çeşitli kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapmaktadır.