Tarihi Yapılar

Mustafapaşa’nın Konakları

Ticaretle uğraşarak zenginleşen Mustafapaşa’daki Rumlar’ın ilgi alanları bilhassa İstanbul’da tüccarlık yapmak olduğundan, Rum erkeklerin usta ve zanaatkar olmadığı bilinmektedir.  Kasabalarına dönüşte inşa ettikleri görkemli konaklara ve bezemelere bakarsak, bunda İstanbul’u çok iyi tanımalarıyla beğeni ve zevklerinin de gelişmesinin etkili olmuş olabileceği söylenebilir.

Roides’in Sinasos’un evleri hakkında yaptığı yayında, 1924 yılında yapılan bir sayımda Mustafapaşa’da iki marangoz, bir inşaat ustası, bir sıvacı, iki badanacı ve bir demirci bulunduğu belirtilmektedir. Ürgüp’ün o dönemde sahip olduğu yapı ve konut sayısı düşünülecek olursa, Ürgüp’te bulunan ve bünyesinde yedi yüz kadar üye bulunduran “Abraham Baba” adlı inşaat loncasının üye sayısı oldukça fazladır. Köyün hemen hemen bütün evlerinin bu ustalar tarafından yapıldığı bilinmektedir. Aynı yayında, Mustafapaşa’da Karadenizli ustaların da burada çalıştığı, laz denilen bu kişilerin bazılarının Sinasoslu kadınlar ile evlenip ahaliye karıştıkları bilgisiyle karşılaşmaktayız.

Uzun yıllardır Mustafapaşa’nın tarihi ile ilgili araştırmalar yapan, projemizin de araştırmacılarından birisi olan ve ayrıca kendisi de mübadele ile köyden ayrılan Rum bir ailenin gelini olan, Despoina Bougioukmanou-Papandreou konuyu şu şekilde aydınlatmıştır: Despoina’nın mübadele ile Yunanistan’ın Eğriboz adasına yerleşen eşinin ailesinin soyadı Lazopulu (Λαζόπουλου), yani Türkçe karşılığı ile Lazoğlu’dur. Araştırmalarımız kapsamında sıklıkla bu soyadı ve onun türevleriyle karşılaşılmıştır. Despoina da, araştırmaları ışığında Mustafapaşa’daki Rumların Pontus’taki Rumlar ile iyi ilişkileri olduğu bilgisiyle karşılaştığını ifade etmektedir. Pontus bölgesinden Mustafapaşa’ya dönemlik çalışmak için pek çok Rum inşaat işçisinin geldiğini, bunların bir kısmının köye kalıcı olarak yerleştiklerini ve aileler kurduklarını belirtmektedir. Pontus’tan gelen bu Rumların halk arasında “laz” olarak isimlendirilmesinden dolayı da, soyadları “Lazoğlu” şeklinde kalmıştır.

Yukarıdaki bilgilere bakıldığında, konakların çoğunu Ürgüplü taş ve duvar ustaları tarafından yapılmıştır. Bu durum, Ürgüp ve Sinasos’taki evlerin cephe süslemelerinin birbirine çok benziyor olmasından da anlaşılmaktadır. Yine yukarıdaki ifadelerden, Ürgüplü taş ustalarının yanı sıra, Pontuslu ustaların da sanat bilgilerini ve yeteneklerini Sinasos’a taşıdığı görülmektedir. Ev yaptırmak isteyen Rum Sinasosluların dönemin en iyi ustalarıyla çalıştığı bilinmektedir. Ustaların mahareti, günümüzde evlerin hala sağlam biçimde ayakta kalmasıyla kendini göstermektedir.

Konakların yapılışında farklı ustalar ve çevreler belirleyici olsa da, konakların kendine has özelliklerine bakıldığında yapıları sipariş verenlerin de görüşlerinin etkili olduğu hissedilmektedir. Köydeki başkent etkisinde görkemli konakların varlığı, Rumların İstanbul’da gördükleri konakların kopyalarını buraya taşımak istemiş olmasıyla açıklanabilir. Sonuç olarak, Sinasoslu Rumlar ve çalışanlarının ortak bir ürünü olan bu benzersiz yapıların ortaya çıktığından söz edilebilir.

Proje kapsamında yapılan araştırmalar sırasında ayrıca Müslüman sahibi olan konakların da varlığına rastlanmıştır. Örneğin bunlardan birisi, Mustafapaşa’daki Müslüman evlerinin çoğunluğunu oluşturan ve Rumlar döneminde “Miskin Mahalle” olarak isimlendirilen mevkide yani bugünkü Baraj Caddesi üzerinde yer alan Şenol Konağı’dır. Evin sahipleriyle yaptığımız bir görüşme sırasında Ergüvan Şenol, evlerinin bir Rum usta tarafından yapıldığını belirtmiştir. Bu durum, Osmanlı döneminde iç içe yaşayan Müslüman ve Rum halkın aynı kaynaklardan beslendiği ve ortak bir miras inşa ettiğinin göstergelerinden yalnızca biridir.