Hakkında

Coğrafi ve topoğrafik açıdan dünyada eşi olmayan, volkanik faaliyetlerin oluşturduğu bir kuşak üzerinde yer alan Kapadokya Bölgesi’nin sınırları çok belirgin değildir. Günümüzde esas itibariyle başta Nevşehir olmak üzere, Aksaray, Niğde, Kayseri, Kırşehir ve Yozgat illerini kapsar.  Ürgüp, Göreme, Avanos, Gülşehir, Ihlara, Derinkuyu ve Acıgöl ise daha çok “Merkezi Kapadokya” olarak adlandırılan, turizmin yoğunlaştığı ve halk arasında “peri bacaları” olarak adlandırılan volkanik kaya kütlelerinin yüzeylerinden oluşan eşsiz manzarasıyla tanınan alanı kapsayan bölgedir. Bulunduğu konum, sahip olduğu verimli topraklar ve korunaklı ve doğal barınaklar ile bölge tarih boyunca pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve bölgeye böylece doğal zenginliklerin yanında kültürel zenginlikler eklenmiştir.

Kapadokya’nın kalbinde, bölgenin en az bozulmuş yerleşimlerinden biri olan Mustafapaşa (Sinasos), çevreye son derece uygun bir doku sergileyen tarihi binaları bünyesinde barındıran eşsiz bir köydür. Haritadan bakıldığında yalnızca “küçük bir Anadolu kasabası” gibi algılanabilecek olan Mustafapaşa, derinliklerine inildikçe geçmişinin oldukça zengin olduğu dikkat çeken bir yerdir. Nevşehir’in yaklaşık 30 km güneydoğusunda, Ürgüp’ün ise yaklaşık 5 km güneyinde yer alan bu etkileyici yerleşim, doğanın ona cömertçe davranarak onun göz kamaştıran bir güzelliğe bürünmesini sağlarken, tarihi ve kültürel zenginliği ise onun bölgede daha özel bir konumda olmasını sağlamış… Lozan Antlaşması kapsamında gerçekleştirilen Nüfus Mübadelesi (1924) ile köy nüfusunun çoğunluğunu oluşturan yaklaşık altı yüz Rum aile Yunanistan’a göç ederken, Selanik’ten zorunlu göçle gelen üç yüz kadar Müslüman Türk aile de, bugünkü adıyla Mustafapaşa’ya yerleşmiştir.

1476, 1879,1924,1927 tarihli belge, kayıt ve fermanlarda da görüleceği gibi, daha önceki dönemlerde köyün adı Sinasos (Sinesos/n) olarak; Orta Çağ kaynaklarında ise “Asuna” adıyla anılmaktadır. Mustafapaşa, bu mübadele sonrası Anadolu’da belki de en çok iz bırakan yerleşim olması bakımından büyük ehemmiyete sahiptir. Yalnızca 19. yüzyılda değil, mübadelenin gerçekleştiği sırada bile Rum nüfusunun daha yoğun olduğu kasabada Rumlar tarafından yapılmış pek çok görkemli konutun yanı sıra yeni kiliseler de inşa edilmiştir.

Rumlar bu toprakları terk etmeden önce, köyün en ileri gelen ailelerinden birine mensup olan Serafim Rizos’un liderliğinde bu şirin yerleşim ayrıntılı bir biçimde fotoğraflanmıştır.  Daha sonra Evangelia Balta’nın editörlüğünde yayınlanan “Sinasos” kitabında yer verilen bu fotoğraflar, günümüzde köyün özellikle 19. yüzyıldaki halinin gözümüzde canlanmasına vesile olduğu gibi, bu değerli kültürel mirasın korunmasına da büyük katkı sağlamıştır. Bugün hala gezilebilen kilise, konak, medrese ve camileriyle Mustafapaşa, farklı dinlerden insanların yüzlerce yıl barış ve huzur içinde yaşayıp, görkemli yerleşimler yaratan ortak bir kültür oluşturmasının somut bir örneğidir.

Kapadokya Üniversitesi, 2005–2006 akademik yılında Kapadokya MYO olarak bu eşsiz kültürel mirasa sahip köyde eğitim – öğretim hayatına başlamanın ayrıcalığına sahiptir…